English (US) Deutsch Français Русский 中文(简体) Português Italiano 日本語 한국어 Español
Twitter Bird Gadget
slideshow

Men of War inceleme (pc nostalji)

Mükemmel bir 2.Dünya savaşı simülasyon, strateji oyunu.

slideshow

Prototype inceleme (pc nostalji)

Aksiyonu dibine kadar yaşayabileceğiniz harika bir oyun.

slideshow

Ninja Cats vs Samurai Dogs inceleme

Kedi köpek kavgalarını değişik boyutta yaşayacağınız farklı bir yapım

slideshow

Senran Kagura Shinovi versus Ön inceleme

Seksi anime dövüşçüleriyle oynamaya hazır olun.

slideshow

Armikrog ön inceleme

Stop-motion ile hayata geçirilmiş süper bir macera oyunu.

slideshow

E.T Armies ön inceleme

Killzone benzeri harika bir fps oyunu.

slideshow

2016 Yılı Güncel Tıkla İlerle Macera Oyunları Listesi (güncellendi)

Macera oyunlarını sevenler için hazırladığım geniş çaplı bir liste

slideshow

Sunset Riders inceleme ( retro arcade game)

Atari salonlarının vazgeçilmez arcade kovboy oyunu.

slideshow

Youtube kanalıma abone olmayı unutmayınız

oyun inceleme,ön inceleme,nostalji,retro ve daha birçok video incelemeyi kanalımda bulabilirsiniz.

7 Aralık 2016 Çarşamba

Skulls of the Shogun inceleme (pc)

Şimdiye kadar kaç tane sıra tabanlı strateji oyunu oynamışımdır hiç hatırlamıyorum. Ama hatırladığım bir şey varsa oda sıra tabanlı strateji oyunlarının harika ve çok eğlenceli oyunlar oldukları. Ben genelde sizlere bağımsız stüdyo oyunlarını, düşük boyutlu ve deneysel oyunları bulup buluşturup incelemelerini yapmaya çalışıyorum. Bugünde sizlere sıra dışı çok eğlenceli ve bir o kadar da komik bir sıra tabanlı strateji oyunu olan Skulls of the Shogun’un incelemesini yapacağım.

Oyunumuzda japonya’nın en karışık dönemlerinden olan sengoku zamanında samurayların lanetlenmesiyle birlikte hepsinin insanlıktan çıkıp iskelet haline dönüşerek, birbirleriyle yaptıkları savaşı anlatıyor. Oyuna ilk başta menüde bulunan how to play’a girip biraz bilgi edinebilirsiniz, lakin tutorial şeklinde değil sadece görsel ile bakabiliyorsunuz. Oyunu isterseniz multiplayer ile online olarakta oynayabilirsiniz. Ayrıca toplamda 24 dolu dolu bölüm oynayarak ilerleyebiliyorsunuz. Oyun ilk başta kolay olarak başlıyor arkadaşlar amaç çok basit size verilen askerlerle düşman birliklerini yok etmek.

Yönlendirme ise belli bir alanı kapsıyor arkadaşlar ve bu alan dahilinde düşman askerleri varsa onlara saldırabiliyorsunuz. Toplamda beş hareket hakkınız var, bu hareketleri iyi düşünüp taktiğinizi iyi belirleyip ona göre bir strateji oluşturup savaşmalısınız arkadaşlar. Oyunu ister gamepad ile isterseniz kalvye ile oynayabilirsiniz. Ayrıca isteyen arkadaşlar oyunu mobil olarakta oynayabilirler. Size verilen grupta en önemli eleman generaliniz arkadaşlar onu dikkatli ilerletmelisiniz zira bir dünya savaşçılarınız olsa bile eğer onu öldürürlerse ne yazık ki bölüm son buluyor. Fakat auto save olduğu için en son checkpoint’ten devam edebiliyorsunuz, benim tavsiyem sık sık siz kaydedin en iyisi bu olur sanırım.

Generalimizin yanı sıra kullanabileceğimiz diğer savaşçı sınıflarımız ise şöyle: piyade samuray: yayan olan bu samuray çok uzun menzilli ilerleyemiyor. Süvari samuray: bu samuray türü ise uzun menzilli ilerleyebilen ve saldırıları güçlü olan bir sınıf. Okçu samuraylar: bu oyunda en önemli olan noktalardan bir tanesi uzaktan saldırabilmek arkadaşlar zira herhangi bir savaşçıya saldırdığınızda size karşılık veriyorlar. İşte okçular bu yönden çok avantajlı arkadaşlar çünkü uzaktan saldırı yapabildikleri için karşı saldırı yemiyorlar, kaldı ki saldırı hakkınız belli bir sayı da olduğu için okçu sınıfı çok ama çok avantajlı bir konumda oluyor. Daha sonradan açılacak bazı değişik rahip tarzı savaşçıları da bazı shrine’ları ele geçirerek kullanabiliyorsunuz. Bu rahipler sizlere sağlık konusunda ve düşmanlarınıza karşı üstünlük sağlama gibi birçok saldırı ve defans gibi durumlarda yardımcı olabiliyorlar.

Oyunda geliştirme adına bir şey yok fakat tur içlerinde bol bol yok ettiğiniz düşmanlarınızda geriye kalan kuru kafaları yediğinizde öncelikle sağlığınız yükselir sonrasında buna devam edip birkaç kez daha bunu tekrarladığınız da o samurayınız bir üst sınıf samuray olan oni maskeli samuray olur. Oni samuray’ın avantajı nedir arkadaşlar şöyle; hem atağı hem de defansı yükselir ayrıca ilerleme mesafesi biraz daha artar. Bunun yanı sıra bir saldırı yapıp kullanamadığınız normal samuraylarınızın aksine oni samuraylar birkaç saldırı yapabilirler. Bir de tur içlerinde istediğiniz kadar samuray çıkartabilirsiniz ama bunun için yapmanız gereken bir şey var, oda pirinç tarlalarında pirinç toplamak bu sayede ele geçireceğiniz shrine’lardan istediğiniz sınıf samuraylardan çıkarabilirsiniz.

Saldırı esnasında genelde birkaç düşmanını yok etmeye özen gösterin, bir de samuraylarınızı çalı filan gibi yerlere saklayın bu sayede daha az hakkınız gider veya size ıska geçerler. Bunun yanı sıra samuraylarınızı fazla uçurum kenarlarında filan bırakmayın zira düşman askerleri size saldırı anında tabiri caizse hakkınız ful olsa bile bir koyarlarsa sizleri uçurumdan aşağı atabiliyorlar. Bazen okçularda da karşı saldırı yapabiliyor bunun için ise onların sizi göremeyeceği şekilde atış yapmalısınız mesela bir askerinizi baraj olarak kullanarak sizi görmesini engelleyebilirsiniz, veya çalılara saklanarak kamufle olabilirsiniz. Bu sayede karşı saldırı almadan okçularınızı kullanabilirsiniz.

2 boyutlu olsa da çok kaliteli çizimlere sahip bir oyun Skulls of the Shogun. Hikâye olarak fazla takılmayın derim sonuçta eğlencelik sadece oynanışa odaklı mini bir oyun diyebiliriz, onun için fazla hikayeye takılmaya gerek yok. Müzikler ve seslendirmeler gayet başarılı. Oynanış başta kolay fakat oyun ilerledikçe zorlaşmaya ve sizi çileden çıkarmaya başlıyor onun için size yazımın önceki bölümlerinde yaptığım tavsiyeyi tekrar yapacağım bol bol save yapın arkadaşlar. Çevre ve karakter modellemeleri çok hoş olmuş çizimler gerçekten çok güzel. Umarım bu oyunun devamı gelir. Eğe şimdiye kadar oynamadıysanız kesinlikle tavsiye ediyorum, isterseniz cep telefonunuzda veya tabletinizde de oynayabilirsiniz bu oyunu arkadaşlar ama kesinlikle oynayın zira hayran kalacaksınız. Emin olun oynadıktan sonra bana hak vereceksiniz. Hepinize iyi oyunlar.


Skulls of the Shogun Skulls of the Shogun

Skulls of the Shogun Skulls of the Shogun

Skulls of the Shogun Skulls of the Shogun

Skulls of the Shogun Skulls of the Shogun

Skulls of the Shogun Skulls of the Shogun



1 Aralık 2016 Perşembe

Warshift ön inceleme

Strateji oyunları bana zor ve karışık gelirdi, tabii bu yıllar yıllar evvel. Sonraları red alert ve düne gibi oyunları oynadıktan sonra gerçek zamanlı strateji oyunlarının ne kadar zevkli ve çok zor olmadığını anladım. Kendinizi oynadıkça geliştirebilen bir yapıya sahip aslında strateji oyunları. Zaten genelde training veya tutorial varsa işiniz daha kolaylaşıyor, kendinizi geliştirebilme ve oyunu çabuk idrak edebilme yetileriniz böylece üst seviyeye çıkıyor. Ama bazı oyunlarda ne tutorial ne de training olmaması oyuncuların işini zorlaştırabiliyor. Evet, arkadaşlar bugün de sizlere yapacağım ön inceleme kaliteli hem gerçek zamanlı strateji ve rol yapma oyunu olan, bu iki öğeyi birbirine çok iyi harmanladıklarını düşündüğüm kaliteli aksiyon oyunu Warshift.

Oyunda zengin bir içerik menüsü ile ilk olarak karşılaşıyoruz, akabinde size yazımın başında bahsettiğim gibi oyunu kavramak için tutorials’a girip bölümleri tamamlamanızı öneririm. Karşımıza çıkacak olan seçenekleri teker teker oynayarak geçin, böylece oyuna ısınmış olacaksınız. Diğer modlardan biri olan skirmish’e girip karşımıza gelen düşman birliklerini de seçerek istediğiniz turda oynayabiliyorsunuz. Ayrıca online moda girip istediğiniz kişilerle veya arkadaşlarınızla savaşabiliyorsunuz. Son olarakta oynayacağınız bir diğer mod ise missions, burada training’ler dahil toplamda 5 ana görev altında toplanmış 14 bölüm oynayabiliyoruz.

Oyunda araçlarını kullanabildiğimiz 2 güç var ve bu güçlerin kendine has araçları mevcut. T-raptor, corsair, raider ve archangel bunlar Colonial Republic savaşçıları diğer grubun savaşçıları ise arkar, typhoon, volcano. Bunlarda Atroids Enclave adındaki diğer savaşçı sınıfı. Bu araçları turlara girmeden önce kazandığınız puanlarla değişik silahlar takarak geliştirebiliyorsunuz. Oyunda birçok şeyi kendiniz öğrenmek zorundasınız zira birçok özellik mevcut bunların hepsini tutorial’a sığdıramazlardı tabii ki. Mesela bina kurma ve detaylı asker kullanımlarını filan es geçmişler, fakat oyunda en hoşuma giden ve sizlerin de çok hoşuna gideceğini düşündüğüm şey ise Action mode (aksiyon modu) bu modda aldığınız araçları adeta third person bir oyun oynuyormuşçasına kullanıp karşınıza gelen düşmanlarınızla savaşabiliyorsunuz. Ve istediğiniz zaman da strategy mod’a geçiş yapabiliyorsunuz.

Warshift ile alakalı bu yaptığım ön inceleme itibari ile aktaracaklarım bugünlük bu kadar sevgili oyun sever dostlarım. Şimdiden canlı yayınlara başladım inşallah ileride bu oyunda canlı yayınını yaparız. Daha sonra ise tam incelemesinde bütün detaylarını, artılarını, eksilerini konuşuruz. Ama strateji ve rpg bir arada seven oyun sever arkadaşlara şiddetle tavsiye ediyorum. Kesinlikle pişman olmayacaksınız. Oyunu daha ne anlamak için altta bulunan video incelememi de izlemenizi tavsiye ederim. Hepinize iyi oyunlar.


WarshiftWarshift



25 Kasım 2016 Cuma

X-Men inceleme (retro arcade game)

Bir türlü vaz geçemediğim ve belki de çocukluğumun en güzel günlerini oynayarak geçirdiğim oyunlardı arcade oyunlar. Kâh atari salonunda kâh evdeki konsolumda sayısını hatırlamadığım kadar oyun oynadım ve bitirdim. Şimdilerde ise o zamanki oynayıp bitiremediğim veya oynamaktan hiç sıkılmadığım oyunları tekrardan sizler için oynayıp incelemelerini yapıyorum. Tabii çoğumuzun çocukken oyunların yanı sıra birde çizgi film ve süper kahramanlara olan ilgimiz vardı. Bu ilgi bazı arkadaşlarda büyüdükleri halde devam edebiliyor, bende çok fanatik bir şekilde olmasam da iyi bir çizgi roman ve süper kahramanların filmlerini filan takip ediyorum. Benim favorim ve uzman olduğum ise marvel’in x-men’i diyebiliriz.

Bütün bölümlerini izlemişimdir. Ayrıca en sevdiğim karakter ise Wolverine’dir, bugün ise Retro arcade incelememizi buraya kadar yaptığım açıklamadan mütevellit X-men’in yıllar evvel çıkan Arcade oyunu olduğunu anlamışsınızdır. Bu oyun piyasaya çıkan ilk ilerlemeli X-men oyunlarından biri olup arkadaşlarınızla oynayabileceğiniz keyifli mi keyifli harika bir oyun. Oyunda 6 x-men üyesini yönetebiliyoruz. Bunlar: Cyclop, Storm, Wolverine, Collossus, Nightcrawler ve Dazzler. Oyunu mame emülatöründe oynayabilirsiniz arkadaşlar, elinizde gamepadiniz varsa daha rahat ve eğlenceli bir şekilde oyunu oynayabilirsiniz.

Her turun sonunda karşımıza boss savaşları geliyor onları yenerek oyunumuza devam ediyoruz. Tuş kombinasyonları basit arkadaşlar zaten tuşları hemen kullanaraktan da öğrenebilirsiniz. Her karakterin kendine has özel saldırı gücü var lakin çok kullanmanızı tavsiye etmem, zira özel gücü kullandığınızda karakterinizin sağlık barından götürüyor bu da sizin işinizi güçleştiriyor. Çık sıkıştığınızda dara düştüğünüzde kullanın derim. Tabii emülatör olduğu için avantajlıyız, zira atari salonu değil ya bu birkaç tane jetonumuz olsun. Bu emülatörlerde sınırsız credits yani jetonumuz olduğu için hiçbir şeyi dert etmeye gerek yok rahat rahat oyunu oynayabilirsiniz. Eğer benim gibi X-men hayranıysanız ve Retro arcade oyun hastasıysanız ve daha bu oyunu oynamadıysanız hemen oynayın derim. Hatta oynadıysanız tekrar bir oyun bitirin derim. İyi oyunlar arkadaşlar.


X-MenX-Men



22 Kasım 2016 Salı

Duke Grabovski Mighty Swashbuckler ön inceleme

En çok oynadığım, sevdiğim ve ön incelemelerini yaptığım oyun tarzı sanırım point&click adventure games. Yani tıkla ilerle macera oyunları, neden olduğunu sizlere kısaca anlatayım. Bu tarz oyunlarda çoğunluğunda bulmaca olur ve bu bulmacaları çözerek ilerleyebiliriz. Benim de küçüklüğümden beri en çok hoşlandığım şeylerin başında puzzle’lar ve türlü türlü bulmacalar var. Yine bu tarz oyunlarda sabır ve orta derece de olsa İngilizce gerektiriyor. Bende küçüklüğümden beri çok sabırlı biri olmuşumdur, ayrıca İngilizce ‘ye olan merakımın da bu oyunların büyük payı vardır. Neden mi? Zira bu tarz oyunlar da bol diyalog olduğu için. Bu sayede birçok kelime öğrendiğimi ve İngilizce mi bu sayede ilerlettiğimi söyleyebilirim.

Evet, uzunca bir açıklamadan sonra başlangıçtan anlayacağınız üzere bugün yine çok eğlenceli ve bir o kadar da komik Daha önceden de bu tarza benzerliği ile göze çarpan Jack keane’nin incelemesini yapmıştık. Oyunumuzun adı Duke Grabovski Mighty Swashbuckler. Bayağı uzunca ve akılda pek kalmayacak olan bu tuhaf isimli oyun da diğer tıkla ilerle oyunlarındaki mekaniklerle bire bir diyebiliriz. Bir korsan gemisinde tayfa olarak çalışan duke ve diğer arkadaşları bir adaya demir atarlar ve o adada duke başına gelen tuhaf ve bir o kadar da saçma olaylar silsilesi ile karşı karşıya gelir. Geldiğimiz tuhaf adada hemen incelemelerimize başlayabiliriz. Bu tarz oyunlar bildiğiniz üzere Mouse tıklamasıyla oynanan oyunlar olduğu için karakterimizi imleci istediğiniz yere getirip tıklamanız yeterli.

Öncelikle girdiğiniz her mekânda işinizin kolay olması için tab tuşuna basın derim, bununla beraber olduğunuz yerdeki etkileşime girebileceğiniz veya tanıtabileceğiniz objeleri otomatikman görebiliyorsunuz. Bu objeleri veya diyaloğa gireceğiniz kişiler de olabilir Mouse tıklamasıyla karşınıza üç seçenek çıkıyor tanıt, konuş ve al bunları sırasıyla yapabilirsiniz arkadaşlar. Daha önceden bu tarz oyunlar oynadıysanız eğer işte ne bileyim Broken Sword, Syberia, Monkey İsland, Secret Files gibi bu oyunu da oynamakta o kadar zorlanmazsınız. Oyunun ilerisi nasıldır bilmiyorum bulmacaları çok zor mudur? Diyaloglar uzun ve sıkıcı mıdır? Bunları şimdi tahmin etmek çok zor. İleri de oyunun tamamını oynayıp bitirdikten sonra her oyunda olduğu gibi detaylı bir inceleme yaparız arkadaşlar. Evet, Duke Grabovski Mighty Swashbuckler’la ilgili sizlere aktaracakların şimdilik bu kadar ileri de canlı yayınlarını da inşallah yaparız, şu anda sadece Karekareoyun facebook sayfasında canlı yayın yapıyorum. Ama ileride youtube kanalımda ve twitch sayfamda da canlı yayınlara başlayacağım. İşte o zaman bu oyunun da yayınını yaparız. Hepinize iyi oyunlar.


Duke Grabovski Mighty SwashbucklerDuke Grabovski Mighty Swashbuckler



9 Kasım 2016 Çarşamba

Viking Squad ön inceleme

Çocukken atari salonlarında ve sonrasında evde oynadığım konsollarda en çok ilerlemeli dövüş oyunlarını o zaman ki tabir ettiğimiz ismi ile yandan göstermeli dediğimizi side scrolling beat’em up yapımları en çok sevdiğim ve hayranı olduğum oyunlardı. Yıllar içinde bu tarz oyunlara olan ilgim azalmadı. Hala yeni çıkanları oynayıp incelemesini yapıyorum, hatta sizin de bildiğiniz üzere Retro arcade oyun olarak bile incelemelerini yapıp sizlere sunuyorum. Bugün de ön incelemesini yapacağım oyun o eski yandan göstermeli beat’em up oyunları aratmayacak kadar kaliteli ve eğlenceli bir yapım olan Viking Squad.

Oyunda 4 karakterden birini seçip oyuna ilk adımı atabilirsiniz. Oyunu 3 kişiye kadar oynayabilme imkânınız var arkadaşlar. Bir Bayan Viking savaşçı olmak üzere çok güçlü diğer savaşçılarımızdan istediğinizi aldıktan sonra oyuna başlayabilirsiniz. Oyunda level atlama sistemi var arkadaşlar. Elinizde gamepad’iniz varsa daha kolay bir şekilde ilerleyebilirsiniz, eğer arkadaşlarınızla oynamak istiyorsanız işte o zaman oyunun daha büyük bir keyif ve eğlence ortamına dönüşeceğini düşünüyorum. Turlarda normal saldırıların yanı sıra sağlık barımızın yanındaki güç simgesi dolduğunda özel saldırı kullanarak birden fazla olan etrafımızı sarmış düşmanlarımızı bertaraf edebiliyoruz. birde oyunu online olarakta oynayabileceğiniz bir modda mevcut arkadaşlar.

Turları geçtiğimizde ise kendi köyümüzde turlardan kazandığımız altınlarla birçok ekipman işte silah, zırh, başlık klan gibi alarak karakterimizi daha da güçlendirebiliyoruz. Ayrıca karakterlerimizin yeteneklerini de güçlendirerek ileriki turlarda daha rahat oynayabilme imkânı bulabiliyoruz. Anladığım kadarıyla oynadığımız turların sonlarında aynı eski arcade oyunlarda olduğu gibi boss savaşı da yapıyoruz. Evet, arkadaşlar o eski atari zamanlarımızda oynadığımı arcade oyunların havasını modern grafiklerle birlikte yaşayabileceğiniz ve eğer arkadaşlarınızla oynayacaksanız, harika vakit geçirebileceğinize kesin gözüyle baktığım Viking Squad ile bu yaptığım ön inceleme itibariyle sizlere aktaracaklarım şimdilik bu kadar. Ne zaman olur bilmem ama ileride inşallah oyunu bitirdikten sonra tam incelemesinde neyi iyi yaptıklarını veya yapamadıklarını detaylı bir şekilde konuşuruz. Hepinize iyi oyunlar arkadaşlar.


Viking SquadViking Squad



29 Ekim 2016 Cumartesi

Aragami ön inceleme

Bugün son zamanlarda çıkan en ilginç ve değişik Ninja oyunlarından biri olan Aragami’nin ön incelemesini yapacağız. İlginç ve değişik dedim zira oyunda gölgelere hükmedebilen ve istediği gibi kullanabilen suikastçı bir Ninja’yı yönetiyoruz. İlk bakışta benim aklıma efsanevi Ninja hattori hanzo geldi, zira onunda lakaplarından biri ‘’Gölge’’ idi. Aragami’de yönettiğimiz ninja’da biraz hanzo tasvirlerine benzemiyor değil.

Oyunda gizlilik çok önem arz ediyor arkadaşlar öyle ben ortalığa çıkayım ve cüneyt arkın gibi hepsini hallederim diyemiyorsunuz. Yani biraz Assassin’s creed benzeri öğeler mevcut fakat yakalandınız mı yandınız. Zaten saklandığımız ve öldürdüğümüz askerler bizi fark ettikleri zaman öyle zannediyorum ki bizim gölge savaşçısı olduğumuzu biliyorlar ve ellerindeki ışın kılıçlarını andıran parlak kılıçlarla size saldırıyorlar, bu durumda sizin onlarla savaşma şansınız olmadan ölüyorsunuz. Onun için acele etmeden iyi saklanarak ilerleyin. Oyuna girdikten sonra size tutorial babında ne yapmanız gerektiği hatırlatılıyor oyunu gamepad ile oynamak isterseniz kolaylıkla oynayabilirsiniz. Oyunda en hoşuma giden yeteneklerden birisi her yerden gölge gücü sayesinde geçebilmemiz ve yüksek yerlere adeta teleport olurmuşçasına ışınlanabilmemiz oldu.

Eğer bir asker sizi görürse bile hemen ondan kaçmayın zira alarm vererek diğerlerine haber veriyor. Onu sizi gördükten sonra hemen mıhlayın ki diğerlerine haber veremesin. Oyunda karakter geliştirmesi filan var mı? Bilmiyorum ama ön inceleme itibariyle pek bilgi edinemedim. Aslında oldukça basit bir oyuna benziyor, ama aksiyonu seven oyuncuları biraz hayal kırıklığına uğratıp üzebilir zira anladığım kadarıyla oyunda aksiyon pek yok. Genelde gizli bir şekilde gezinip görevlerimizi yapıp sessiz sedasız suikast yapıp işimizi hallediyoruz. Onun için bu oyunda aksiyon arayan arkadaşlar biraz sıkılabilirler. Yani biraz Splintercell biraz Assassin’s Creed biraz da Tenchu’da parçalar bulabileceğiniz bir oyun Aragami arkadaşlar. Yaptığım ön inceleme itibariyle sizlere aktaracaklarım bu kadar arkadaşlar oyunu ileride bitirdikten sonra detaylı bir şekilde irdeleyip kritiğini yaparız. İyi oyunlar.


Aragami Aragami




22 Ekim 2016 Cumartesi

Edge of Twilight: Return to Glory ön inceleme

Şimdiye kadar birçok ön inceleme makalesi yazdım, genelde bu yazılarımı kısa tutmaya çalışsam da tutamadım. Ne yapayım kısa yazmak içime sinmiyor daha çok bilgi ve öneri vermek pahasına bazen ipin ucunu kaçırdığım olmuştur. Toplum olarak çok okumaya meyilli olmadığımızı da çok iyi biliyorum. Çok uzun makaleler filan gördüğümüzde çoğumuz sıkılıp okumaktan çekiniriz. Genelde Ooo destan yazmış bu yazı okunur mu? Gibi söylemlerde bulunuyoruz. Aslında yaptığım tam incelemelerde de bazı oyunlarda çok uzattığım ve sıktığım olmuştur ama bunu ön incelemelere yansıtmamaya özenle çalıştım. Bundan sonra da elimden geldiğince ön incelemelerimi ve tam incelemelerimi kısa ve öz şekilde yazmaya çalışacağım.

Bugün ön incelemesini yapacağım oyun benim çok önemsediğim, bağımsız bir stüdyo oyunu olan ve fantastik bir aksiyon, macera karışımı Edge of Twilight: Return to Glory. Oyunumuz için hemen sizlere bir benzetme yaparak başlayacağım, böylece oyuna dair bilgileri daha çabuk kavrayabilesiniz. Edge of Twilight Castlevania Lords of Shadow ve God of War benzeri bir oyun diyebiliriz. Kamera açılarından tutunda gotik mekânlarına, karşınıza çıkan ilginç yaratıklardan mistik hikâyesine kadar birçok benzerlik mevcut. Yönettiğimiz savaşçı o gizemli ve gotik birçok yapının bulunduğu yerden o yeri yöneten kraliçe tarafından çağırılır ve ona bir tek onun başarabileceği düşünülen bir görev verilir. Yönettiğimiz karakterimiz istemeye istemeye de olsa bu görevi kabul eder. Daha sonra bu garip gotik mekânlarda elimizi kolumuzu sallaya sallaya gezebiliyoruz.

 İnsanlarla diyaloglara filan giremiyoruz. Bize verilen görevleri haritadan bularak yerine getirmeliyiz. Şehirde iken silah kullanıp saldırı yapamıyoruz. Ama görevlere girdiğimizde karakterimizin sırtında taşıdığı tuhaf silahını kullanabiliyoruz. Bize saldıran yaratıkları biraz orklara benzettim garip sesler çıkartıp size deliler gibi saldırıyorlar. Sizlerde onlara değişik kombolar yaparak karşılık verebilirsiniz. Ama hep saldırmayın zira sizi bayağı zorladıkları içim koruma da yapın derim. Özel saldırı filan var mı bilmiyorum. Bir de karakterimizin içinde olan gücü müdür nedir artık anlamadığım değişik bir yaratık gibi yönetebildiğimiz hızlı ve ellerini pençe olarak kullanabilen bir savaşçıyı yönetebiliyoruz. Oyunu gamepad ile oynayabilirsiniz arkadaşlar. Ne yazık ki oyunun Türkçe dil desteği yok, ama ileri de yaması çıkabilir. Yaptığım ön inceleme itibari ile bu oyunla alakalı sizlere aktaracaklarım şimdilik bu kadar arkadaşlar, ileri de oyunu bitirdikten sonra detaylı bir şekilde kritiğini yaparız. Hepinize iyi oyunlar.

Edge of Twilight: Return to GloryEdge of Twilight: Return to Glory



19 Ekim 2016 Çarşamba

P.O.W.: Prisoners of War inceleme (retro arcade game)

Evet, arkadaşlar tekrardan bir Retro arcade inceleme makalesi ile karşınızdayım. Adeta oyun incelemesi yaptığım videolardaki gibi bir girizgâh oldu ama hiç böyle bir açılış yaptığımı hatırlamıyorum. Neyse bugün yine çok ama çok eskilere götüreceğim sizi. Yıl 1988 kare kare oyunların zirvede olduğu oyun severlerin çılgınlar gibi saatlerce durmadan, bıkmak usanmak nedir bilmeden oynadığı birçok oyundan biri olan hala popülerliğini yitirmemiş oyun yapımcısı stüdyolarından biri olan SNK’nın piyasaya sürdüğü P.O.W Prisoners of War’ın incelemesini yapacağız bugün.

Oyunumuzda esir düşmüş olan bir askeri 2 kişi oynarsanız askerin düşman kampından firar edişlerini yaşıyoruz. Bu kaçış esnasında onları düşmanlarla savaşırken bizim idaremiz veya yardımımız sayesinde özgürlüklerine kavuşturmaya çalışıyoruz. Oyunu mame emülatöründe oynayabilirsiniz arkadaşlar. Eğer gamepad’iniz varsa çoğu arcade oyunu oynayabildiğiniz gibi bu oyunu da oynayabilirsiniz. 2 kişi oynamak isterseniz yine oynayabilirsiniz, hatta çok daha iyi olur zira bu tarz oyunlarda hep arkanızı kollayacak biri olması lazım. Oyunda silahtan çok yumruklarımızı konuşturuyoruz ara sıra bulduğumuz silahlarla kısa vadeli olsa da düşman askerlerini bertaraf edebiliyorsunuz.

Oyunda tur sonlarında çoğu arcade oyunda olduğu gibi boss savaşı yapılmıyor arkadaşlar. Zaten oyun pek uzun da değil bana diğer oyunlara nazaran daha kısaymış gibi geldi. Tabii bu oyunları oynarken en rahat olduğumuz durum ise emülatör olduğu için sonsuz kredimizin olması. Yani atari salonu olarak düşünürsek sonsuz jetonumuz var elimizde öyle düşünün. Oyunu diğer bu emülatördeki oyunlar gibi bırakmak istediğiniz yerde save yapıp çıkabilirsiniz. Eskiden atari salonunda veya evde sega filan oynarken böyle bir şey yapabiliyor muyduk? Tabii ki hayır. Atari salonunda birkaç jetonumuz olurdu ve her nedense onu aynı oyunu bitirmek için kullanmazdık. Evdeki konsollarımızda ise o zamanlar kayıt yapamıyorduk. Ben çoğu oyunu geçmek için saatlerce konsollarımı hatta bazen gün boyu açık bıraktığımı hatırlıyorum. İyi oyunlar.


P.O.W.: Prisoners of War P.O.W.: Prisoners of War



16 Ekim 2016 Pazar

Toy Odyssey: The Lost and Found ön inceleme

Steam sayesinde neredeyse yok olmaya yüz tutan bağımsız oyun stüdyoları bu sayede ayakta kalmayı bir şekilde başarabildiler. Zira düşük bütçeli çok kaliteli oyunlar gördük, hala çok eğlenceli ve kaliteli işler görmekteyiz. Kim bilir belki de steam olmasaydı birçok bağımsız oyun yapımcısı gereken desteği bulamadığı için oyunlarını tanıtma fırsatı bulamayacaklardı. En önemlisi ise bu yapımcılara sunulan early Access (erken erişim) desteği oldu bence. Bu sayede hem oyun severlerden maddi destek alarak hem de oyunla ilgili birçok hatayı onların bildirimleriyle zamanla düzeltme şansı buldular. Bugün de ön incelemesini yapacağım oyun şahsına münhasır bir bağımsız stüdyo yapımı olan Toy Odyssey: The Lost and Found adlı macera, platform oyunu.

Oyunun adından da anlayacağınız üzere oyuncakların arasında geçen ve evdeki yaşam alanlarında verdikleri savaşı anlatan fantastik bir hikâye diyebiliriz. Yönettiğimiz oyuncak karakter ile evi keşfetmeye çalışırken karşımıza kötü niyetli ve bize karşı olan birçok oyuncak düşman ile karşı karşıya geliyoruz. Oyunu gemapad’iniz varsa daha rahat oynayabilirsiniz zira oyun gamepad ile oynamaya daha yatkın. Odalarda karakterimizle gezerken elinizde anahtarınız olmalı eğer anahtarınız yoksa kapı açamıyorsunuz. Ayrıca odada evin üst bölümlerine çıkıp oyuncak düşmanlarla savaşıp onları yok edip geliştirme puanları kazanabiliyorsunuz. Bu puanlarla karakterinizi geliştirip level atlatarak daha güçlü bir hale getirebiliyorsunuz.

Silahlarınızı da geliştirip düşmanlarını daha kolay şekilde yok edebilirsiniz. Oyun biraz karışık gibi gelse de oynadıkça zamanla alışacaksınızdır. Ayrıca oyun her ne kadar macera, platform oyunu desek de rpg öğeleri de ağır basıyor diyebiliriz. Karakter geliştirme ve ekipmanları filan buna örnek gösterebiliriz. Oyunda en zor olanlardan biri ise healt yani sağlık problemi. Yok, ettiğiniz oyuncaklardan pek sağlığınızı yükselten bir şey çıkmıyor çoğunlukla geliştirme puanı filan çıkıyor ama seyrekte olsa sağlık puanı bulabiliyorsunuz. Evde gezinirken kafanız karışabilir onun için haritayı kullanmanızı tavsiye ederim. Bana toy soldier ve army men’i hatırlatan bu eğlenceli bağımsız stüdyo oyunundan aktaracaklarım şimdilik bu kadar, ileri de oyunu bitirdikten sonra yapacağımız tam inceleme de detaylı bir şekilde yazıp çizeriz. Hepinize iyi oyunlar.


Toy Odyssey: The Lost and FoundToy Odyssey: The Lost and Found



8 Ekim 2016 Cumartesi

F.E.A.R inceleme (pc nostalji)

İlk hangi fps korku oyununu oynamıştım hatırlamıyorum ama fps denilince ilk aklıma gelen oyunlardan biri quake 2’dir. Mükemmel müzikleri ve amansız yaratık düşmanlarla karşılaştığımız bu oyunda aslında korku, gerilim ve hayatta kalma unsurlarıyla bezenmiş bir oyundu. Daha sonralardan birçok fps korku oyunu çıkdıysa da pek ses getirememişti. Ta ki F.E.A.R çıkana dek. Çoğu kişi için harika bir fps korku oyunuyken çoğu kişi içinse sıradan aksiyonu bol bir fps oyunu tartışmaları ve yorumları olmuştu. Bizde bugün F.E.A.R’ın nasıl bir oyun olduğunu artılarını eksilerini detaylarıyla birlikte konuşacağız.

Oyunun hikâyesi bana biraz karışık ve saçma gibi geldi zira yine çoğu korku oyununda olduğu gibi yapılan deney, araştırma filan gibi şeylerin üstüne kurulmuş bir senaryo var karşımızda. Bir bilim adamı küçük bir kızın üzerinde yaptığı deneylerle onu şeytani güçleri olan ve paranormal aktivitelerle insanlara hayal gösterebilen ve onları acımasız şekilde öldürebilen bir şeye çevirir. Bunun yanı sıra bir de bizim yönettiğimiz karakterin de bu deneylerin bir parçası olduğunu öğreniyoruz, ayrıca oyunun başında gördüğümüz paxton fettel adındaki adamında bizim gibi bu deneylerin içinde yer aldığını öğreniyoruz. Fakat bizim karakterimiz ve paxton fettel küçük kıza nazaran daha başarısız sonuçlar elde edilmiş denekleriz.

Bir de oyunda tam kim olduğunu anlamadığım bir kadında var büyük bir ihtimalle küçük kızın annesi olduğunu düşünüyorum. Küçük kızın babası ise manyak bilim adamı. Yani adam kendi kızı üstünde bazı sıra dışı paranormal deneyler uygulamış. Bizde bu olayı araştırmak için F.E.A.R denen ekibe katılıyoruz. Hem bu araştırma yerindeki geçmişimize dair bir şeyler öğrenebilmek için hem de bu tuhaf olayların ardındaki sır perdesini aydınlığa kavuşturmak için. Oyuna başladıktan sonra ilk olarak elimizde bir tek tabancamız olsa da ileriki turlarda bu sayı artacak. Pompalı, otomatik silah, ağır makineli gibi daha birçok silahı kullanma şansına sahip olacağız. Karakterimizin ve oyunun belki de en göze çarpıcı ve oyuncuların en çok hoşuna gidecek olan yeteneği ise yavaşlatma, bu sayede slow motion yaparak düşmanlarınızı çok kolay bir şekilde alt edebiliyorsunuz.

Düşman askeri biraz tuhaf oldu ama işin aslı o. Aslında bana Resident Evil Operation Raccoon City’deki yöenttiğimiz garip kim oldukları belli olmayan özel tim elemanlarını hatırlattılar. Bu özel tim elemanlarını bizde de bulunan telsiz sayesinde kaç kişi olduklarına veya nasıl hareket ettiklerine dair bilgi edinebiliyoruz. Ayrıca kullandığımız silahların yanı sıra el bombası personel mayını, koruyucu turret ve uzaktan kumandalı patlatılabilen bomba gibi işimize yarayacak silahlar da kullanabiliyoruz. Sağlık konusunda konuşmak gerekirse sağdan soldan bulduğumuz sağlık paketleri sayesinde hayatta kalabilirsiniz. Maksimum on tane alabiliyorsunuz. Ama gizli yerlerde olan sağlık geliştiriciyi bulursanız hak limitiniz daha da artıyor. Ayrıca aynı şey yavaşlatma gücü limitiniz içinde geçerli.

Oyunda belli aralarla da olsa checkpoint save yapsa da size tavsiyem her bir zor çatışmayı geçtiğinizde save yapmanız yönünde. Ayrıca devamlı karşınıza özel tim elemanları gelmiyor. Bir anda ortam kararıp tuhaf hayaller görüp üzerinize bazen tam görünmeyen bazen ise abuk sabuk yaratıklarda size saldırabiliyor. Karanlık mekânlarda ise fenerinizi kullanabilirsiniz fakat lambanızın her nedense belli bir süre kullanabiliyorsunuz akabinde ise karanlığa gömülüyorsunuz. Ama bir zaman sonra kendi kendine tekrar şarj oluyor. Bu oyunda kaşınızdakileri sakın hafife almayın zira çok iyi savaşıyorlar ve hepsi kekin nişancı mübarekler. Attığını vuruyorlar bunda az da olsa kurtulabilmek için sağdan soldan bulduğunuz armor sayesinde atlatabilirsiniz. Bir de yavaş çekim ile tabi ki.

Oyunda genelde yalnız geziyoruz ama ekipten olan diğer elemanlarla az da olsa bazı bölümlerde yan yana geldiğimiz oluyor. Oyunda en saçma olan şey ise hadi özel tim elemanlarını anladım tuhaf hayalleri, paranormal saçmalıkları anladım da bir de karşımıza çıkan robocop filmindeki gibi dev robotlara bir anlam veremedim. Oyuna tam adapte olmuşken korkuyorum galiba acaba şu karanlık koridorun sonundaki kapıdan karşıma ne çıkacak? Diye sorarken birden duvarı kırıp koca bir robotun size saldırması oyundaki dengeleri alt üst ediyor. Onun için oyunda tam bir denge tutturulamamış. Ben F.E.A.R oynamadan önce beni harika bir fps, korku oyunu bekliyor sanırım diye düşünüyordum fakat oyunu oynadıktan sonra ne yazık ki görüşüm değişti. Oyun çoğunluğu aksiyon dolu az da olsa korku ve gerilim içeriyor. Bana zaman zaman rainbow six’i ve ona benzer oyunları hatırlatırken, bazı bazı ise silen hill oynuyorum hissine kapıldığım bile oldu. İşin ilginç tarafı ise halka filmini de bayağı bir bölümde görür gibi oldum.

Oyunda 2 ek pakette var onları da oynamanızı tavsiye ederim. Video inceleme olarak ayrı ayrı inceledim lakin makale olarak aynısını yapmayacağım. Buraya birazcık bir şeyler karalayıp yazının alt kısmına video incelemeleri iliştireceğim. İlk genişleme paketi olan Extraction Point ana oyunun tam da bittiği yerden devam ediyor bu tuhaflıklar silsilesi bu ek pakette de olduğu gibi işlemeye devam ediyor. Burada faz bir değişiklik yok diyebilirim fakat hikâye bakımından büyük sürprizlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunun yanı sıra bir iki silah yeni var ama ek paket olsa bile epey uzun ve oyunun atmosferine yakışır bir deneyim sunuyor bizlere.

Diğer ek paket ise sanki F.E.AR değil de başka bir oyunmuş havasında başlayan yeni elemanlarla karşılaştığımız Perseus Mandate. Aslında bana sorarsanız bu ek paketi oynamasanız da olur bence. Bu ek paketi neden yapmışlar bir şey anlamadım. Hiç gerek yokmuş gerçekten yine ufak tefek bazı yenilikler ve bazı yeni silahlarla işi kotarmaya çalışmışlar ama hadi Extraction Point’i anladım da bu Perseus Mandate’yi hiç mi hiç anlamadım doğrusu. Ben sizlere Perseus Mandate’yi tavsiye etmiyorum lakin ben ek paket filan hepsini oynarım diyorsanız siz bilirsiniz. Yazımda ek paketlere dair fazla detaylı şeyler yazmıyorum ama video incelemelerde daha geniş ve ayrıntılı bilgiler bulabilirsiniz.

Grafik bakımından yılına göre oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Ama senaryo çorba gibi olmuş ne yazık ki. Daha derli toplu ve karman çorman olmayan daha net bir hikâye olabilirdi ve bu hikâye ya korku odaklı ya da tamamıyla fps aksiyon türünde olmalıydı bence. Sanki bana fps aksiyon oyunu yapacaklardı veya fps korku oyunu yapacaklardı da bir anda içine şöyle bir şey yapalım da oyun daha değişik bir havada olur, diye son dakika da bir karar değişikliği yapmışlar gibi geliyor. Müzikler ve sesler oldukça başarılı. Çevre, karakter ve silah modellemeleri gayet iyi. Fakat hasar modellemeleri ilk bakışta iyi gibi dursa da olmamış. Zira bir yeri kırıp döktükten sonra veya duvarda açtığınız mermi izlerinin bir zaman sonra kaybolduğunu ve eski haline döndüğünü görebiliyorsunuz.

Yapay zekâ ise fena değil orta derece diyebiliriz. Bazen size doğru geliyorken bazen ise siper alıp oldukları yerden çıkmıyorlar. Oynanabilirlik ise ilk başta zor gelse de slow motion yani yavaşlatma kullandığınız sürece ve bol bol save yaptığınız müddetçe çok zorlanmadan ilerleyebileceğiniz bir yapıda arkadaşlar. Kısacası şimdiye kadar oynamadıysanız ve iyi bir fps, aksiyon ( F.E.A.R’I korku oyunu olarak oynamak istiyorsanız sakın oynamayın zira korku çok alt seviyelerde. Onun yerine başka oyun seçin.) yapımı oynamak istiyorsanız ek paketleriyle birlikte sizlere tavsiye ediyorum. Bu oyun için fps’ye tam anlamıyla doyacağınızın garantisini veririm oyun sever dostlar. Hepinize iyi oyunlar.


F.E.A.R F.E.A.R

F.E.A.R F.E.A.R

F.E.A.R F.E.A.R

F.E.A.R F.E.A.R

F.E.A.R F.E.A.R








Yeni yayınları kaçırma!